OSCAR ADAYLARI VE YENİ DÜNYA DÜZENİNDE SİNEMA

 Sinemanın yedinci sanat dalı olarak ödüllendirilmesinin yanı sıra son dönemde sektörel lobiciliğin de zirveye çıktığı Oscar ödülleri bu yıl 96. kez düzenlenecek.  Kısaca Oscar diye bilinen Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisinin adayları açıklamasıyla birlikte 10 Mart (Türkiye saatine göre 11 Mart) heyecanı başladı. Hangi iddialı isimler Oscar heykelini kucaklayacak ve hangi önemli filmler yok sayılacak gibi soruların yanıtlarını ararken, özellikle 2018 sonrası kurgulanmış türbülansların sosyo kültürel davranış modelleri üzerindeki etkisi, toplumların ruhsal dönüşümü ve etik kavramının geçirdiği tersine evrim sürecine odaklanmak yararlı olabilir.

Önce film sinemada izlenmese de olur, yeni seçenekler hayatınıza renk katacak  bilinçaltı mesajlarıyla “dijital platformlar yeni dünyanın gerçeğidir” algısı yaratıldı. Hemen arkasından sinemaların, tiyatroların kapısına kilit vurulduğu yakın dönem, deyim yerindeyse bu lobilerin “ekmeğine yağ sürdü." 
Arka arkaya durup uçak bileti almanıza izin verilmeyen, oysa bileti aldıktan sonra yanyana oturabildiğiniz; filmi izlerken aralıklı koltuklarda oturmayı kabul etseniz bile faaliyeti yasaklandığından içeri giremediğiniz sinema salonlarının canlı birer tanık olduğu “salgınla mücadele” dönemi yeni dünya zihniyetinin temellerini attı.

İtaatın bir güç gösterisi olarak yüceltildiği, kendini olduğundan farklı göstermenin bir yetenek sayıldığı, sorgulama ve eleştirinin hastalıklı bir hal olarak yaftalandığı sanal gerçeklik içerisinde insani ve insana ait değerler tamamen benmerkezciliğe evrilerek bütün değerlerin içi boşaltıldı. Dürüst imajı vermek dürüst olmaktan çok daha önemli olmaya başladı.

İşte Oscar ödüllerinin özellikle geçen yıl içine düştüğü durum bu genel çerçevedeki resmin bir yüzüydü. Köken olarak Çinli bir aileden gelen Akademi başkanı Janet Yang, hafifleterek söyleyeyim, etki gücünü kullandı ve “Herşey Her Yerde Aynı Anda” filmi, bence en iyi özgün senaryo dışında hiçbir ödülü haketmeyen bir yapım olmasına rağmen en önemli dalların hepsini birden toplayıp 7 ödül kazandı.  En iyi film, en iyi yönetmen ve 4 ayrı oyuncu kategorisinde verilen ödüllerin ağırlığı altında ezilen bu filmin mazide kalması pek uzak bir ihtimal değil. 

Yeni dünya zihniyeti derken bu noktada bir parantez daha açmakta fayda var. Akademi başkanı köken olarak Çinli olabilir, bu durum kültürel çeşitlilik ve liyakat anlamında çok iyi bir şeydir.  Ancak nepotizm, yani kayırmacılık ve kayırmacılığı kültürel kılıfla meşrulaştırmak hiç iyi birşey değildir. 

Bir diğer tuhaflık eleştiri ve sorgulama üzerinde yaşanıyor; günümüzde en ufak bir eleştiri, yanlışa yanlış demek, kişisel saldırı muamelesi görüyor ve ırkçılık, ayrımcılıkla yaftalanmak için bir klavye ile 140 karakter yetiyor.  


Bu yılın Oscar adayları arasında çok iyi filmler var, ancak listede vahim denebilecek hatalar yine sözkonusu. En iyi film dalında RUSTIN filminin yeralmaması büyük eksiklik. Her nedense Barbie gibi bir fantezi listeye giriyor veya The Zone of Interest gibi zaten en iyi yabancı film listesinde adaylığı olan bir film bu listeye de ekleniyor ve herhalde bu yüzden Rustin’e yer kalmamış oluyor(!)

Herşeye rağmen 96. Oscar törenini elbette heyecanla beklerken, gönlümden geçen ödüller şöyle:  En İyi Film Oppenheimer, En İyi Erkek Oyuncu Colman Domingo (Rustin)/Paul Giamatti (The Holdovers), En İyi Kadın Oyuncu Lily Gladstone (Killers of the Flower Moon-Dolunay Katilleri), En İyi Yönetmen Christopher Nolan (Oppenheimer) ve En İyi Yabancı Film The Zone of Interest.





Comments