Oscar ödül töreni eski günlerdeki görkemine yakışır
şekilde başladı ama 94 yılın en kötülerinden biri olarak sona erdi. King
Richard filmi ile en iyi erkek oyuncu ödülünü alan Will Smith'in sahneye
yürüyüp sunucu tokatlaması törenin bütün büyüsünü bozdu. Bunun yanı sıra ödül
dağıtımında sinema adına bir dizi tutarsızlık hakimdi. Yılın en iyi
filmlerinden The Power of The Dog, "en iyi yönetmen"
ödülünü alırken, yönetmenin hayata geçirdiği film tamamen görmezden gelindi.
Anne babası sağır olan çocuk kelimelerinin baş harflerinden oluşan CODA
"en iyi film" seçilirken, CODA'nın birebir uyarlaması olan 6 sene
önceki orijinali La Famille Belier, neden zamanında yok sayıldı sorusu havada
kaldı. Üstelik Fransız filmi Belier Ailesi çok daha başarılı ve uyarlamanın aksine
formüller üzerinden yürümeyen daha samimi bir yapımdı. Ancak yapımcısı Apple olunca,
CODA Oscar yarışına en azından lobi faaliyeti olarak 1-0 önde başladı.
Erkekliğin zehirleyici kodları beyazperdede böyle kurgulanırken, bu yılki Oscar töreni birebir gerçeğini yaşattı. "Karımla ilgili şaka yapamazsın" maçoluğunu sahneye taşıyıp, ailesine sahip çıkıyormuş edasıyla sunucu tokatlayan Will Smith, kaba kuvvetin zaman ve zemin tanımadığını, kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapılıp "korunması gereken varlıklar" algısı yüklemenin Hollywood'da bile karşılığı olduğunu gösterdi. Sonradan yayınladığı mesajla özür dilemesi ne kadar samimidir veya ödülü geri alınmasın diye yapılmış bir hamle midir, tartışılır.
Beğeniler elbette sübjektif ölçütlere dayanır, bu nedenle
aday filmlerin hepsi prensip olarak ödülü haketmiş sayılmalıdır. Benim için bir
filmin hikayesiyle kurduğu dünyanın ikna edici olup zihin ve gönül teline
dokunabilmesi; karakterlerin birden fazla okumayı teşvik edecek derinliğe sahip
oyunculukla çerçevelenmesi, en önemli kriterler. Haruki Murakami uyarlaması olan Japon filmi Drive My Car hariç tutulursa (zaten en iyi yabancı filmde
adaydı ve Oscar aldı) bu seneki adaylar içinde bana göre iki aday kusursuz
sinema örnekleriydi: The Power of the Dog ve Licorice Pizza.
Phil taşra baskısıyla kendisini inkar etmeseydi, hayatla
bağları bambaşka yeşerecekti. Peter ona bu fırsatı sunmuş gibi görünse de, en sonunda
bozkırın acımasız toksik erkeklik kanunları üste çıktı ve birini katil diğerini
kurban haline dönüştürdü.
Erkekliğin zehirleyici kodları beyazperdede böyle kurgulanırken, bu yılki Oscar töreni birebir gerçeğini yaşattı. "Karımla ilgili şaka yapamazsın" maçoluğunu sahneye taşıyıp, ailesine sahip çıkıyormuş edasıyla sunucu tokatlayan Will Smith, kaba kuvvetin zaman ve zemin tanımadığını, kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapılıp "korunması gereken varlıklar" algısı yüklemenin Hollywood'da bile karşılığı olduğunu gösterdi. Sonradan yayınladığı mesajla özür dilemesi ne kadar samimidir veya ödülü geri alınmasın diye yapılmış bir hamle midir, tartışılır.
Comments