Yirmibirinci yüzyılı kısaca tarif etmek için "dijitalleşme" ve "küresellik" terimleri yeterli olabilir. Dijitalleşme sayesinde ilişkilerin İnternet ağlarıyla belirlendiği, tüketim ve ticaretin şekillendiği, çoğunlukla gerçeğin yeniden kurgulanıp sunulduğu sanal dünyanın içindeyiz. İşin küresellik boyutunda ise acı ama gerçek dönüşümler sözkonusu. Sanayiden tarıma, politikadan ticarete kadar oyunun bütün kuralları değişti. Örneğin herhangi bir alışveriş merkezinde sergilenen markaları dünyanın başka yerlerinde bulmak sevinilecek bir gelişme mi, yerel üretimin tamamen tutsak edilmesi mi?
Brezilya asıllı Amerikalı yönetmen Alexandre Moratto
yaşanmış olaylardan ilham aldığı "7 Tutsak" (7 Prisoners) filminde
çalışma hayatının tahminlerin ötesinde kötüye evrildiği, insanların birer köle
muamelesi gördüğü; resmi sistemin tamamen buna uygun şekilde hareket ettiği
günümüz şartlarını anlatıyor. Filmin dramı tekil bir olay değil, dünyanın her
tarafında yaşanan emek sömürüsüne dayalı kölelik düzenine ait sadece bir örnek.
Eskiden köle pazarları kuran insan vicdanı artık yoksul
aileleri rüşvetle kandırıp gençlere sözde iş buluyor ve böylece modernleşiyor! 7
Tutsak'ta anne babalara verilen avanslar, kapatılan banka borçlarının
karşılığı 18-20 yaşlarında yedi gencin tam bir hapishane düzeninde çalışması
anlamına geliyor. Bu esirlerin sayısı az gelirse takviye yapmaya hazır insan
tacirleri, kaçmaya çalışanların önünü kesecek devletin güvenlik güçleri mevcut.
Yönetmen Moratto hayata karamsar bakmayan, ideallerinin peşinden koşmayı hayal
eden 20 yaşındaki Mateus üzerinden esir pazarlarını, emekçilere layık görülen
cezaevi düzenini ve umutsuzca başkaldırıyı çok çarpıcı bir dille anlatıyor.
Mateus'un seçimleri ne yazık ki kölelik çarkına zarar vermiyor,
çünkü mesele yerel bir olay değil ve benzer sistem Çin, Hindistan, Vietnam başta olmak üzere her yerde tıkır
tıkır işletiliyor. Mağazalarda, işyerlerinde karşınıza çıkan yabancı
uyrukluları görünce bunun misafirperverlikten kaynaklandığını ve çalışma
hayatına ait gereklerin birebir karşılandığını herhalde düşünmüyorsunuz.
Mateus'un gözünden takip ettiğimiz hikayede çok ince bir
detay var: İnsan ticaretini normal bir iş gibi yapanlar sadece Brezilyalı değil;
Korelisi, İspanyolu, İngilizi ve Fransızı ile tamamen küresel bir çark dönüyor.
Yakın tarihten hatırlanacak Apple olayı "7
Tutsak" filminin küresel arka planını anlamak açısından çok çarpıcı bir
örnek. Çalışma şartlarının insanlık dışı olmasından ötürü "sweatshop labor"
ismiyle anılan (böylece köleliği meşrulaştıran) mevcut düzenin esas oyuncuları APPLE,
HP, Sony, Nokia gibi ünlü şirketler. Yalnızca Apple örneğini ele alırsak, Çin'in
Zhengzhou kentinde yüzbinlerce işçi günde 14-15 saat çalıştırılıp saatlik
ücreti 1.62 dolardan iPhone üretiyor. Kısacası Apple yok pahasına ürettirdiği bu
telefonlardan servetine servet katıyor.
2010 yılında Apple üretimlerinden sorumlu Çin Foxconn
şirketinin çalışanlarından 9 kişi bir yıl içinde değişik zamanlarda intihar
ederek hayatına son verdi. Bu trajedi o zaman (elbette Çin dışında) bir gazete
haberi olarak yeraldı. İntiharların "işçilerin kişisel problemlerinden
kaynakladığı" açıklamasını yaparak dünyanın içini ferahlatan (!) Foxconn,
bu tarihten sonra işe alımlarda "intihar etmeyeceğim" maddesini
sözleşmeye ekledi!
İster Sao Paulo, ister Zhengzhou veya İstanbul, Beyrut; emek
sömürüsü, modern kölelik devam ediyor ve bizler de küreselleştik diye
seviniyoruz…
Not: 7 Tutsak filmi Netflix üzerinden izlenebilir.
Comments