Boyacılar aynı rengin farklı tonlarını tanımlarken belli imgelere referans yapar; sigara paketi rengine işaret eden “parliament mavisi” ya da “şampanya sarısı” gibi. Şimdi bunlara “merdiven grisi” eklemenin ne yazıkki tam zamanı!
Yaşadığımız semtin merdivenlerini gökkuşağı renklerine boyamak suç unsuruna dönüşmüş ise, sözün bittiği yerin de ötesine geçme noktasındayız demektir. Geçenlerde Adapazarı’nda yaşanan manzara bir belgeselin konusu olabilecek boyuttaydı: Bir grup genç sokak merdivenlerini farklı renklerle süslemek için boya kovalarıyla beklerken, polisler merdiven önünde barikat kurup yolu kesmişti...
Türkiye’de sosyal algılarla oynayarak, merdiven boyasından bile kutuplaşma ve gerilim üretilirken, dünyanın iyice gerisine iteleniyoruz adeta. Duvar boyama ve duvar yazısı 1980’lerde New York’ta başlayıp, süratle bütün dünyayı etkileyen bir sokak sanatı akımının temsilcisidir. Avrupa ve Amerika’da pek çok belediye kent duvarlarını sokak sanatçılarının kullanımına teşvik eder. Böylelikle sanatçı ruhlar galeriye, bienale veya herhangi bir ticari kaygıya bağlı olmaksızın tamamen özgür biçimde ortak yaşam alanı olan caddelerde, bina duvarlarında, merdivenlerde kendini ifade eder. Evet asidir, söz dinlemez; ama sanatsal yaratıcılık sürecinde kimseye eyvallah dememek adına.
İki yıl önce İstanbul Film Festivalinde gösterildiğinde büyük ilgi toplayan Oscar adaylı belgesel “Çıkışlar Hediyelik Eşya Dükkanından/Exit Through the Gift Shop” ismen ünlü olan, ancak kendini saklayarak yaşamayı tercih eden grafiti sanatçısı Banksy ile ondan etkilenip hayatı değişen Thierry Guetta’yı anlatır. Bu listeye bir de “Şahane Kaybedenler/Beautiful Losers” filmini katarak izleyin, ruhlarımızın “merdiven grisi” ile karartılmak istendiği şu günlerde ilaç gibi gelecektir.
Atom araştırmalarıyla bilinen CERN merkezinde, “Hadron çarpışması” binası ATLAS’ın bütün duvarları sokak sanatçısı Josef Kristofoletti tarafından tasarlandı.
Comments