BİR HAZİN HİKAYE: YERLİ OTOMOBİL "DEVRİM"

YERLİ OTOMOBİLİN HAZİN HİKAYESİ



Tarihin akışı içinde verilen bazı kararlar ya gelişimi ileriye taşıyor ya da toplumu tamamen bir kısır döngü içine iterek “biz bunları daha önce yaşamıştık” duygusundan öteye geçirmiyor.  Yerli otomobil maceramız da bunlardan biri.  Teknolojik ilerleme neredeyse uzayda yapay uydu kurma noktasına gelmişken, biz “yerli malı otomobil” peşindeyiz; üstelik zamanında tarihi bir fırsatı kendi kendimize baltaladığımızı hatırlamadan!

Kısa bir süre önce gazetelerde “Etox” marka elektrikli spor otomobilin işadamı Ercan Malkoç ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi ortak çalışması ile üretildiği haberini görünce, ister istemez "Devrim" marka otomobilin hazin hikayesi yeniden aklıma geldi.

Etox'un yapılması elbette övgüye değer bir başarı, ancak bu tür çabaların 21. yüzyılda bile bireysel ve “çılgın girişimci” safhasında kalması, ülkemizde yaratıcılığa karşı kayıtsızlığın bütün gücüyle sürdüğünün bir işareti değil mi?  

Gelelim Devrim'in gerçekten "acıklı ve hüzünlü" hikayesine:

1961 yılında Eskişehir'de TÜLOMSAŞ teknik çatısı altında buluşan bir grup mühendis ve mimar, bir ideal uğruna Eskişehir Demiryolu Fabrikasında çalışmaya başlıyor. Üretimi tamamen yerli olacak "Devrim" marka otomobil projesinin tasarımı Nurettin Erguvanlı, Ercan Tüzer ve Kemal Elagöz tarafından yapılıyor. TCDD Eskişehir fabrikası motor bölümünden 27 yaşındaki Kemalettin Vardar’ın en genç mühendis olduğu ekip, dört ay gibi bir sürede beyaz ve siyah renkte iki Devrim otomobili üretiyor. 

Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, 29 Ekim 1961’deki törenlere bu arabalarla katılmak isteyince, depodaki az miktar benzinle, esas yakıt Ankara’da doldurulacak şekilde iki otomobil Başkent’e gönderiliyor.  Cumhurbaşkanı Gürsel'in bindiği siyah renkli Devrim'i, üretimde en çok emeği geçenlerden Rıfat Serdaroğlu kullanıyor; ancak birkaç yüz metre ilerledikten sonra depoya yakıt eklenmediğinden yolda kalıyorlar. Normalde acı bir tebessümle hatırlanacak, telafisi mümkün bir olay, birdenbire Devrim'in cenaze törenine dönüşüveriyor. Yerli otomobil projesi anında durdurulup, fabrikada montaj bekleyen parçalar bile hurdaya çıkarılıyor.  Ve bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra, Eylül 1962'da Chrysler firması Türkiye'de kuruluyor! 

Karayollarına adım atmadan müzelik hale getirilen Devrim otomobilini görmek isterseniz, yolunuzu Eskişehir'e düşürün. Ne yazıkki tarihten ders çıkarmak yerine unutturma ya da çarpıtarak nakletme yolları revaçta olduğu için “Devrim Arabaları” tarihe ışık tutan bir yarı belgesel niteliği taşıyor. 

Comments