SİGARA İÇTİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER


Jason Reitman’ın 1995 yapımı “Thank You For Smoking/Sigara İçtiğiniz İçin Teşekkürler” filmi sosyal-siyasal taşlamanın en güzel örneklerinden biridir. Şirket çıkarlarının insan sağlığından önde geldiğini düşünen Aaron Eckhart’ın başarıyla canlandırdığı tütün lobicisi Nick Taylor, demogojinin bütün yollarını kullanarak, her ölümcül hastalığın altında sigara tiryakiliği yattığı tezinin yanlışlığını savunur.

İnanılmaz ama gerçek; bu film her ne kadar siyasi taşlama yöntemiyle güçlü bir tütün aleyhtarı mesajı verse de, sigaralı sahnelerinden ötürü, Türk televizyon kanallarının herhangi birinde bir bütünlük içinde gösterilemez. Yine inanılmaz ama gerçek; bir sinema eserinin bütünlüğüne zarar verme uğruna sigaralı sahnelerini mozaikleyen ve böylece tütüne karşı bilinç yarattığını düşünen dünyanın bir başka medeni ülkesi herhalde yoktur. 

Sinema kurguladığı karakterler aracılığıyla hayata ve hikayesinin geçtiği döneme ayna tutar. Elbette sigaranın zararlarını akılda tutalım; ancak 1955 yapımı “Rebel Without a Cause/Asi Gençlik”te James Dean sahnelerini elinde sigara var diye buzlarken, filmin ruhuna zarar verdiğimizin ve tarihin bir dönemine sansür uyguladığımızın farkında olalım. 

1942’nin unutulmaz klasiği Casablanca’da Humphrey Bogart’ın elindeki sigarayı yoksaymaya kimin hakkı olabilir? “Barfly”da Henry Chinaski karakterinin (Mickey Rourke) sigara içtiği sahneleri buzlamaya kalkarsanız, o film “Bar Sineği” olmaktan çıkar, buzul çağına dönüşür.

Televizyon kanalları sigara kampanyasını en sıkı şekilde uygulayanların başında geliyor. Yasağın başladığı 2009’dan sonra yapılan film ve dizilerde böyle bir hassasiyetin korunması bir dereceye kadar anlaşılabilir birşey. Oysa bizdeki uygulama “vur deyince öldürelim” mantığından çok farklı değil. Sinema tarihi boyunca hikayenin gerektirdiği hallerde karakterlerin sigara içtiği en az yedibin film var. Bu filmleri artık televizyon kanallarında tam manasıyla izlemek mümkün değil. 


Herkese açık olan ulusal kanalları bırakın, abone sistemiyle şifreli yayın yapan özel sinema kanallarında bile buzlu ekran ve mozaikli görüntüler eşliğinde film izlemeye mecbur bırakılıyor ve üstüne ekstra para ödüyorsunuz!

Sigaraya karşı bilinç oluşturalım derken çok önemli bir nokta gözardı ediliyor. Bir yönetmenin filmi, tıpkı bir ressamın tablosu, bir yazarın romanı gibi bir sanat eseridir. Van Gogh’un tablosundaki pipoyu mozaiklemeye, bir kitabın belli satırlarını karartmaya nasıl hakkımız yoksa, bir film kahramanının sigarasını yoketmeye de hakkımız olamaz. Hikayenin bütünlüğünü bozan, eserin ruhuna zarar veren bu uygulama bir çeşit gönüllü sansürdür ve bizzat sinemacıların bu konuda sessiz kalması anlaşılır gibi değildir.
  
Son zamanlarda filmin karesi içinde yeralan duvardaki resim veya afişin bile “sigara görünüyor” gerekçesiyle ekranda mozaiklenmesi olağan hale geldi. Anlaşılan, Van Gogh ya da Paul Cezanne gibi ressamların belli tablolarına ekran yasağı uygulanması pek uzak bir ihtimal değil.

Sonuç olarak, bir televizyon kanalında, şifreli olsa dahi keyifle film izlemek artık uzak bir hayaldir. Sanat eserlerini ekranda buzladığınız için teşekkürler!

Comments