EGE SAHİLİNDEN BİLDİRİYORUM: İZMARİTLİ “YAPMA BABACIM” KOKTEYLİ


Bütün bir yılın hayalidir “tatile çıkmak” oysa tatilde olmanın bazı zorlukları var.  Zorluk derken, elbette Ege ve Akdeniz koylarının muhteşem güzelliğinden sözetmiyorum. Sorun  tatil yörelerinde değil, tatile çıkanlarda.

Çoğu genç yaşta çocuk sahibi olmuş anne babaların çocuklarıyla olan ilişkisini, terbiye etme şekillerini izlerken, hepsinin aynı eğitimden geçtiğine inandım! Çevreye zarar verme veya başkalarını apaçık rahatsız etme pahasına her istediğini yapan, anne veya babası durdurmaya kalkarsa “şımarık ağlaması” şeklinde tanımlanabilecek çığlık ve haykırış eşliğinde “tepinen” çocuklar tatilin tuzu-biberi mi sayılmalı?

Bütün bunlara karşılık büyüklerden gelen “dur annecim”, “yapma babacım” ise çağdaş terbiye yöntemleri hakkında yeterince fikir veriyor.


Haydi mantığımızı zorlayarak “çocuklar çocukluğunu yapıyor” diyelim. Peki büyükleri ne yapacağız? Neredeyse bütün yetişkinler belli ki sigara izmaritinin bir şekilde buharlaşıp yok olacağına inanıyor. Sigarasını bitirdikten sonra izmariti sahile atmayan bir tek kişiye rastlamadım. Bir sigara izmaritinin doğada çözülmesi yaklaşık 10 yılı buluyor. Tabii içindeki zehirli maddelerin suya ve toprağa karışması cabası. Keşke sahillere bununla ilgili uyarılar yerleştirilse.

İçtiği meşrubat kutularını ve her çeşit çöpü özenle şezlongların altına bırakıp sahili terkeden anne babaları her gün tebrik ettim! Sahile vurmuş naylon poşet “ayağına takıldığı” için sinirlenen bir baba, aynı poşeti denizde yüzen oğluna göstererek “bak ne buldum” dedikten sonra tekrar suya bıraktı. Hemen koşturup torbayı ve çöpleri topladım. Ege sahillerinin Orhan Kural’ı gibi hissettim kendimi!

Deniz, kumsal ve tatil duygusu çok güzeldi; düşüncesiz ve saygısız insanlar dışında.

Comments

Anonymous said…
cok dogru aynisini hep yasiyoruz