SİNEMASIZ ÇANKAYA


Yeri geldiğinde iri iri laflarla tanımlıyoruz Ankara'yı: "Koskoca Başkent", "Türkiye'nin Siyasi Nabzının Attığı Yer" vs.

Diyelim bu "koskoca" kentin tam merkezinde oturuyorsunuz ve canınız sinemaya gitmek istedi.Öyle bir anda evden çıkıp en yakındaki sinemaya gitmek üzere bir plan yapabilir misiniz?

Yakın bir zamana kadar yanıtı "elbette" olan bu soruya, artık "maalesef" demek zorundayız. Ankara'nın koskoca Çankaya semtinde sinema kalmadı. Önce Yıldız tarafındaki Moviepol, sonra da Tunalı Hilmi Caddesindeki Kavaklıdere sinemasının kapanmasıyla, merkezde oturup sadece film izlemek için evden çıkma devri de kendiliğinden kapanmış oldu.

Suçlu ya da sorumlu ararken, önce aynaya bakmak gerekiyor. Tüm topluma dayatılan ve de gayet güzel benimsenen tüketime dayalı sosyalleşme sayesinde, insanlar yalnızca sinemaya gitmek için sokağa çıkmaz oldu. Mutlaka bir alışveriş merkezine gidilecek, piknik yaparcasına katlar-mağazalar arasında turlanacak, birşeyler yenip içilecek ve arada "sinema yapılacak."
Ne yazık ki geldiğimiz nokta bu.

Sonuçta, Ankara yokolan pek çok özelliğiyle beraber kent tarihi kimliğini de birer ikişer yitiriyor ve bu yeni tarz alışkanlıkların kültüre vurduğu darbeleri birebir yaşıyor.

Başkent'in en gözde yerlerinden Kuğulu Park ve Tunalı Hilmi, kültürel anlamda İstiklal Caddesi olabilecek potansiyele sahipken, artık sinemaların kapanıp işmerkezi ya da lokantaya, mimari özellikler taşıyan eski Ankara evlerinin ise otel ve özel hastaneye dönüştüğü bir dönem içinde.
Şehirciliğin "ş"sinden habersizlerin eseri yollar ve alt-üst geçitler sayesinde gün içinde sürekli tıkalı olan Tunalı trafiğine bakınca, insanın içi eziliyor.

1980'li yıllarda Başkentin bu merkezi semti tam 9 ayrı sinemaya sahipti. Ne yazıkki, Çankaya sinemasını gece klubü, Ses sinemasını lokanta, Dedeman sinemasını hastane, Talip sinemasını otopark, Karınca sinemasını işhanı ve Dilek sinemasını düğün salonu yapıp "bu ağırlıklardan kurtulduk"(!)

Tek teselli Akün ve Çağdaş Sahne'nin hiç değilse tiyatro salonu olarak faaliyet göstermesi. Gerçi Devlet Tiyatroları sahip çıkmasa onlar da çoktan varlığını yitirmiş olacaktı.

Caddenin tek ve son sineması Kavaklıdere de maalesef, Ağustos başında perdelerini kapatmak zorunda kaldı.

Kent merkezinde bulunan sinemaların yokolduğu ve yoğunluğun yalnızca alışveriş merkezleriyle, oradaki sinemalara kaydığı bir süreç bu. Demekki Ankaralılar sadece film seyretmek için sokağa çıkma keyfinden vazgeçmiş.

Koca Başkentin merkezinde sadece Kızılay ve çevresindeki sinemalar kaldı. Metropol, Megapol, Ankapol, Kızılırmak, Kızılay Büyülü Fener ve Batı sinemaları; hiç değilse onlara sahip çıkalım diyeceğim, ama pek umudum yok doğrusu.

Comments