Hırsları Yeteneklerinden Önde Koşanlar

Hırs ve Yetenek Birarada Olmayınca

Jennifer Lopez ile Hülya Avşar ruh ikizi olabilir mi? Nasıl olsa her ikisi de sinemada benzersiz fırsatlara erişip, hepsini bir güzel mahvetmeyi başarabilen isimler.

Sanatçılık herşeyden önce yaratıcı zeka işidir ve hırslı olmak da son derece anlaşılabilir, hatta bir gerekliliktir. Bütün mesele hırsı dengeleyecek ölçüde yetenek ve zekanın olup olmaması. Tıpkı diğer ülkeler gibi (Jennifer Lopez film çevirmeye devam ediyor unutmayalım) Türkiye de adı konulmamış bir girdabın içinde: Kurnaz olmakla zeki olmak birbirine karıştırılmış; ihtirası yeteneğinin fersah fersah önüne geçenler başarılı kabul edilmiş durumda.

Klasik Türk müziğinin en güzel şarkılarından biridir “Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin”. Bu kez bir filme ilham kaynağı olmuş; üstelik senaryonun temeli klasik Türk müziğine yeniden
hayat kazandırmak gibi bir misyon üzerine kurulmuş. Birlikte müzik eğitimi aldıkları yılları unutamayan beş kafadar -- Müjdat Gezen, Savaş Dinçel, Mustafa Alabora, Volkan Severcan ve Osman Yağmurdereli “bir dönemin benzersiz Türk sanat müziği yorumcusu” Hülya Avşar’la beraber, bir tür “Cazcı Kardeşler/Blues Brothers” ruhuyla artık nostaljiye dönüşen müzik aşkını yeniden canlandırmaya çalışıyor.

Üstelik kendimiz çalalım kendimiz oynayalım şeklinde değil; Türkiye’ye gelecek pop star Madonna’nın konserini basıp, klasik Türk müziğini dünyaya duyurmak gibi militanca bir eylemle.

“Bir İhtimal Daha Var”da senaryo ve oyunculuk nereden tutsanız, oradan döküldüğü için ne kadar hoşgörü göstermeye çalışsam da fayda etmedi.

İşte o an aklıma yalnızca Jennifer Lopez geldi. Onun filmleri için genellikle yapılan yorumların buluşma noktası “dümdüz, ruhsuz bir gösteri” cümlesidir. Hani neredeyse Hülya Avşar’ın filmleri için söylenmiş. Film kariyerine bakınca kağıt üzerinde Kutluğ Ataman’dan İrfan Tözüm ve Sinan Çetin’e uzanan öyle bir liste çıkıyor ki inanılmaz. Ama “ilaç için” sinemamızın yüzakı, hafızalardan silinmeyen bir tane film bulamazsınız.

Jennifer Lopez farklı mı sanki: Richard Gere, Ralph Fiennes ve Jane Fonda gibi en iyi oyuncularla eşleşip, onların sinema kariyerlerine birer kötü film eklemeyi başardı. Michael Apted gibi bir yönetmen bile ondaki “karakter ruhunu başlamadan yoketme” kapasitesini değiştiremedi. Hırs küpü yetenek böyle birşey işte!

Kısaca, bir kez daha popülerliğin karakter oyunculuğuna feda edildiği, sinemanın kendi ayağına ateş edercesine “oynayamama” halini görmezden geldiği bir başka örnekle karşı karşıyayız. Maalesef, basitlik ve sığlığın küresel kültürsüzlük fenomenine dönüştüğü günümüzde sayısız Hülya Avşarlar, J-Lo ve diğerleri, daha nice yönetmene kötü filmler sunmayı başaracak, ama hemen her sanat dalının ustası olarak muamele görmeye de devam edecek.

Comments