Apokalipto: Hem Sinir Ol, Hem İzle

“Apocalypto/Apokalipto” Sinir Bozucu Ama Kayıtsız Kalınamıyor

Karışık duygularla boğuşmaya hazırsanız “Apokalipto” filmini de izleyebilirsiniz demektir. Ben şöyle bir deneyim yaşadım: hem ana temanın ele alınış biçimine sinir oldum, hem de nereye varacağını merak ederek sonuna kadar izledim.

Mel Gibson dördüncü kez oturduğu yönetmenlik koltuğunda aslında son derece zorlu bir işe kalkışmış. Yalnızca tarihsel kaynaklarda varolan bir konuya dayanarak Maya uygarlığının sona erişini anlatıyor.

Astrolojiden matematiğe ve sanata kadar pek çok alanda ilerlemiş olan yeryüzünün en görkemli ve en uzun süreli uygarlıklarından birini anlatmak, üstelik bunu sadece tarihte kalmış bir dili kullanarak yapmak, (filmdeki oyuncuların hepsi Maya dili konuşuyor) doğrusu cesaret ve adamakıllı bir araştırma ister. Maya dilini kayıtlara geçirmek ve bugün varolmayan bir dilin fonetiğini oyunculara öğretmek çabasına da şapka çıkartılır.

Maya kabilelerinin günlük hayatlarından kesitlerle başlayan film, kabileler arası çatışmalar yüzünden –ki burada ciddi biçimde alt sınıf/üst sınıf, yöneten/yönetilen ikilemi mevcut- koskoca bir uygarlığın çöktüğü sonucuna varıyor. Mayalar, İspanyol sömürgecilerin kıtaya ayak basmasıyla yeni bir döneme geçiyor.

Tarihte kalmış bir uygarlığın beyazperdeye aktarılması önemli bir şey. Mel Gibson sinemasında aksayan bir yön de yok; görüntü, kadraj ve oyuncu yönetimi mükemmel.

Ancak konuların ele alınış biçiminde, yani yaklaşım ve içerikte sorun var.

Tarihçilerin bugün bile nasıl ve neden sona erdiğine ilişkin ortak bir görüş ortaya koyamadığı Maya uygarlığı hakkında Mel Gibson son derece net bir tavır sergiliyor. Ona göre bu uygarlık kendi iç çekişmeleri yüzünden çökmüş. O halde kıtaya gelen İspanyol istilacılar da “medeniyet getirmiş” oluyor. Hoşgeldin ikiyüzlülük!

Böylesine tartışmalı tavrın yanı sıra Mel Gibson sinemasının şiddetle garip ve birebir ilişkisi var. Tıpkı “İsa’nın Çilesi” filmindeki gibi kan gövdeyi götürüyor; pek çok sahnede şiddetin dozu neredeyse pornografik bir çizgiye kayıyor.

Sözün başına dönersek, anlatım şekli ve yaklaşıma kızmakla beraber, Maya uygarlığını anlatmak gibi zorlu bir işe kalkışan “Apokalipto” kendini merak ettiriyor. Filmi bir çeşit aşk ve nefret ilişkisi içinde izlemek mümkün. Ama kan gölünden hoşlanmayanlara önerim, Maya uygarlığı ile ilgili kaynakları araştırıp okumaları. 2012 yılında sona eren Maya takvimini de hatırlarsak, şunun şurasında ne kaldı ki!

Comments